Nasıl bir yerde yaşadığımızı düşündüm… Bu toprakları…
Mesleğim gereği oldukça sık seyahat eden bir kişiyim. Özellikle yurtdışındaki seyahatlerimde, bizim, hepimizin paha biçilemez bir kültür hazinesinin üzerinde oturduğumuzu gördüm. Herhalde dünya üzerinde, bu kadar farklı dil, din ve kültürü bir arada yoğurmuş başka bir memleket yoktur. Bu birleşim çiğ çiğ salata gibi değil, hepsi ayrı ayrı pişirildikten sonra karıştırılmış aşure gibidir. Her şeyden önemlisi bu oluşumun son derece önemli jeopolitik sınırlar içerisinde gerçekleşmiş olmasıdır. Şöyle bir düşündüm de. Modern Türkiye’nin mimarı ve kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul’u feth edip çağ değiştiren Fatih Sultan Mehmet, dünyada Muhteşem Süleyman olarak tanınan Kanuni Sultan Süleyman, Hipokrat, Eflatun, Mevlanâ, Yunus Emre, Itri, Dede Efendi, Selahaddin Pınar, Cemal Reşit Rey, Ahmet Adnan Saygun, Nef’i, Yahya Kemal Bayatlı, Nazım Hikmet, Mimar Sinan, Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Balyan Ailesi, Behruz Çinici, Levni, İbrahim Çallı, Hipokrat, Homeros, Hammurabi, ve daha binlercesi. Evet hepsi bu kültürle yoğrulmuş ve iz bırakmış şahsiyetler. Aslında hepsi biz… Bizi millet haline sokan kültür değerlerimiz de işte bu önemli kişiliklerin de yetiştikleri bağlar, bahçeler, topraklar… Ne değişti acaba ? Neden yabancıyız kendimize ? Eskiden hiç önemsenmezken neden şimdi müslüman, hristiyan, yahudi, ateist ayrımcılığı… İnsan paydamızı neden unuttuk da, paydalarımızı parada eşitledik… Ortak payda yaptık… Anlamak çok güç…
Haydi biraz kendimize gelelim. İnsanları bir arada tutan değerler kültürdür, para değil. Biraz ekonomiden sıyrılıp kültüre dönelim. Ekonomik sıkıntılar sadece aç bırakır, ama bizi birbirimize bağlayan kültür değerlerimiz yıkılırsa, dağılır gideriz. Sizce hangisi daha iyi … Aç kalmak mı ? Yoksa barış içinde mütevazi ama huzurlu bir beraberlik mi ?
Comments